TARİH ÖNCESİ VEZİRKÖPRÜ
Vezirköprü tarihi, insanoğlunun yeryüzündeki serüveni kadar eskidir. Yörenin bereketli Kızılırmak havzası ve zengin yerel su ağları ile örülü olması, çağlar boyunca insan yerleşimi için uygun bir zemin oluşturmuştur. Yakın zamana değin Vezirköprü tarihi, Hititlerle başlatılagelmiştir. Ancak son zamanlarda elde edilen bulgular ışığında, bu tarihi daha da geriye rahatlıkla götürebiliyoruz.
Dünya, yaşadığı uzun buzul çağını bitirmiş, iklimin değişmeye başlamasıyla beraber, bu zamana değin yalnızca doğal gereçlerle avcılık ve toplayıcılık yapan insanoğlu rahat bir nefes almıştı. 20 – 30 kişilik populasyonlarla, şimdi daha az yer değiştiriyor, beslenme problemi yaşamadan gittiği yerde daha uzun zaman kalabiliyordu. M.Ö 8000 yılından başlayıp, M.Ö 5500 yılına değin 2500 yıl süren Neolitik dönem tam anlamıyla devrimler çağıydı.
İnsanoğlunun madeni (bakırı) keşfetmesiyle neolitik dönem sona eriyor ve yeni bir çağ başlıyordu: Kalkolitik Dönem. (M.Ö 5500 – M.Ö 3000 ) İşte tam da bu dönemde, günümüzden yaklaşık 7.500 yıl önce ilçemizin bugünkü yerleşim yerine çok yakın olan Adatepe’de yerleşildiğine ilişkin izler görüyoruz.
Adatepe Taş Baltaları
Bünyamin KIVRAK Koleksiyonu İLK YERLEŞİM ADATEPE’DE
Bu tepe, herhangi bir dağ ya da tepe silsilesine dahil olmayan, yekpare kayadan oluşuyordu ve savunması kolaydı. Toplam 1500 dönümlük tepenin 400 dönümlük taraçasının etrafı basit bir surla çevrildi. Olasılıkla güney-doğu yönünden “kapılık” bırakıldı. Neolitikten Kalkolitik sürecine giren çağcılları gibi, basit yöntemlerle toprak işlediler. (Tahıl ya da çeşitli bitki köklerini öğütme gibi işlemlerden geçirerek bir yemek kültürü oluşturdukları yargısına da, alanda bulunan öğütme ve dövme taşlarından anlıyoruz.)
Neolitik dönemi devrimlerinden olan mülkiyet kavramının gelişmesiyle beraber, topraklarını paylaştılar. Kendilerini yakın düşmanlarından ve yabanıl hayvanlardan korumak ve avladıkları hayvanların etlerini işlemek için çakmaktaşından (sleks) kesici, kazıyıcılar ok ve mızrak uçları; araştırmalarımızda Akçay’dan getirilen koyu yeşil renkli sert bir taştan
(belki diorit ) el baltaları yaptılar. M.Ö 5500’lü yıllardan başlayıp 2500 yıl süren kalkolitik dönemin hemen hemen tüm izlerini barındıran Adatepe, yine bu dönemde gelişen tapım olgusunu da tanık oluyor. Neredeyse dairesel bir yerleşim yeri olan bu doğal “kale”nin tam ortasında bir de tapınak formu mevcuttur. ( Kimilerine göre ise bu yapı bir tümülüstür.) Yerleşim yerleri ve tarım alanları bu formun etrafında merkezden dışarıya doğru dairesel genişleyerek serpişmiştir. Adatepe doğal bir kale olduğundan, hemen her dönem önemli bir yerleşke olmuştur. Muhtemelen maden üretimi de gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan yüzey araştırmalarında bunu destekleyen maden ve cüruf kalıntılarına rastlanmıştır.
Maden kullanımıyla gelişen ve kendine güveni artan yöre sakinlerinin Tunç Çağı boyunca (3000 – 1200) tepenin kuzey-doğu eteklerinde yeni bir yerleşke oluşturduğuna tanık oluyoruz. Şimdiki Adatepe yerleşiminin hemen kıyısındaki “Tepecik” te Alman Arkeolog Rainer Czichon ve arkadaşlarının yaptığı yüzey araştırmalarının yayımlanmamış sonucuna göre “Tepecik” önemli bir dokuma merkeziydi. Olasılıkla ilkel ticaret yolları (ki, bunların bölge için en önemlisi Çorum-Merzifon-Havza-Vezirköprü-Oymaağaç doğal yoludur. Bu yol ayrıca en eski ticaret yollarından Asur-Kaniş-Zalpa yolunun da doğal uzantısıdır.) aracılığıyla önemli oranda dokuma ticareti yapılmıştır.
|